Özet
Başkalarında olan sahiplenme de bana düştü. Ben yardımcı bir karakter olduğumdan oldukça eminim… Ama bu roman da ne? Çağımın üvey kızları ile dul olmanın yanı sıra, her gece kara büyü yüzünden siyah kuğuya dönüştüğüm lanetli bir hayat yaşıyorum! Gözyaşlarımı bastırmam ve kaderimi değiştirmem gerek… Hayır. Neden yapayım ki? Neden bu ciddiyet? Gündüz bir düşes ve geceleri gölün kaygısız bir kraliçesi. Bravo, kaderim! Hayat kendiliğinden olmalı! Böyle yaşamaya devam etmek istediğim kadar, beyaz bir bebek kuğu buldum. “Annecim, sen gerçekten benim anneciğim misin?” Ne, sen bir insan mısın? Üstelik zalim imparatorun en küçük kız kardeşi ? “Ben senin annen değilim! Tüylerimizin renginden anlayamaz mısın? ” Ben bir siyah kuğuyum, sen beyaz bir kuğusun! Ama neden bu kadar korkutucu sevimli?! Zalim imparator da dahil olmak üzere yedi büyük erkek kardeşinin saplantısına ve zulmüne katlandıkça, anne-kızımızın sevgisi asla yerine getirilemez mi?